Belki Siz de Duygusal Şiddet Mağdurusunuz!

İçerik: 

DUYGUSAL ŞİDDET

Duygusal şiddet görünmeyen tehdit! Belki de hepimiz bilinçli veya bilinçsiz duygusal şiddete maruz kalıyoruz. İlişkilerde kadınlar/erkekler, ailelerde çocuklar, iş yerlerinde çalışanlar duygusal şiddete maruz kalabiliyorlar. Duygusal şiddet ile başa çıkmanın en önemli adımı  onu tanımaktan geçmektedir.

ŞİDDETİN TÜRLERİ

Şiddet yaşamın neredeyse hemen her alanında karşılaşılabilen ve giderek artan toplumsal sorunlardan biridir. Şiddet davranışları kişilerde yaralanma, ölüm ve psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. Şiddet deyince akla fiziksel şiddet gelmesine rağmen ekonomik, duygusal ve cinsel şiddet de karşılaşılan şiddet biçimlerindendir. Özellikle duygusal şiddete dikkat çekmekte fayda var. Çünkü somut bulguları olmadığı için çoğu kişi bu şiddete maruz kaldığını fark etmeyebiliyor. Şiddet denilince sadece havada bardakların uçması ya da yüze bir tokatın inmesi gerekmiyor. Kişinin ruhunda olumsuz etki bırakan davranış, yüz ifadesi ya da söz şiddet kabul edilmektedir.

PSİKOLOJİK ŞİDDET

Birine karşı sistemli bir şekilde psikolojik baskı uygulamak, duygusal olarak sömürmek ve aşağılamak, onu kontrol etmek veya cezalandırmak amacıyla onu toplumdan soyutlamak ve izole etmek için uygulanan her türlü davranış duygusal şiddet kapsamında değerlendirilmektedir. En sık rastlanan ve bilinen senaryo erkeğin şiddet uyguladığı kadının şiddete maruz kaldığı olmakla birlikte duygusal şiddet her türlü ilişki biçiminde ortaya çıkabilir. Ebeveyn-çocuk, arkadaşlar, kuzenler, akrabalar arası veya meslektaşlar arası olması mümkündür.

DUYGUSAL ŞİDDETİN BELİRTİLERİ

Duygusal ilişkinizde eğer partneriniz arkadaşınızla buluştuğunuzda ya da ailenizin yanına gittiğinizde sizi sık sık arıyor, cevap vermediğinizde size küsüyorsa veya sizi engelliyorsa, istemediğiniz bir davranışı yapmanız ya da kabul etmeniz için sevgisini çekmekle tehdit ediyorsa, ortaya çıkan tartışmaların sizin sorunuz olduğunu söyleyip size suçlu hissettiriyorsa, sizi görmezden geliyor duygularınızı ve düşüncelerinizi önemsemiyor ve dikkate almıyorsa anlaşılmadığınızı hissediyorsanız duygusal şiddete maruz kalıyor olabilirsiniz. Ya da düşünün, kendinizi geliştirmek için bir dans kursuna veya müzik kursuna kaydolacaksınız fakat partneriniz istemiyor veya üniversitedesiniz ve Erasmus programıyla yurt dışına gideceksiniz ama bilin bakalım partneriniz ne dedi? “Çok uzak hayatım gitmesen mi acaba, ben seni özlerim!”.

Sizi rahatsız eden durumlara tepki verdiğinizde “Çok hassassın! Abartıyorsun! Amma büyütüyorsun!”  veya “Uff, bu konuyu konuşmaktan sıkıldım sen sorun etmesen bir problem yok.” karşılığını almak veya diğer insanların yanı da dahil olmak üzere “Sen ne anlarsın ki? Hak etmiyorsun ki! Hangi işi düzgün yapabiliyorsun ki? Bir işi de başarsan şaşarım!” gibi söylemlerle aşağılanmaya ve küçük düşürülmeye maruz kalmak da duygusal şiddet kapsamındadır.  Bu tür davranışlar kişide değersizlik duyguları ve iç çatışma yaşamaya, kendinden ve duygularından şüphe duymaya yol açar.

KISKANÇLIKTA BİR ŞİDDET TÜRÜDÜR

Diğer yandan toplumda sevginin göstergesi olarak görüldüğü için meşru kabul edilen ‘kıskançlık’ da duygusal şiddetin bir biçimidir. Öyle ki yapılan araştırmalarda kıskançlık nedeniyle sık sık kavga çıkması ikinci sırada bildirilen duygusal şiddet biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Seven insan kıskanır dediğinizi duyar gibiyim, tam da bu noktada kişiler şiddete maruz kaldığını anlamıyor ya da kabul etmiyor. Seven insan güvenir, kıskanıyorsa güvenmiyordur. “Ben sana güveniyorum ama dışarıdaki kişilere güvenmiyorum, sen yanlış yapmazsın ama işte” aslında “Ben sana da pek güvenmiyorum” demek olup sağlıklı bir ilişkinin kurulmadığını göstermektedir.  Bu yaklaşım kendine onay bulduğunda zamanla kişinin özgürlük çemberini kısıtlayan bir duruma dönüşmekte hatta bazı vakalarda kişiler eşlerinin haberi olmadan neredeyse hiçbir şey yapamaz yaparlarsa kendilerini suçlu hisseder konuma gelmektedir. Kıyafet seçiminizden tutun da arkadaşlarınızla ne konuştuğunuza bakmak için telefon ve sosyal medya şifrelerinizi istemek bu tutumun içindedir.

DUYGUSAL ŞİDDETİN TOPLUMSAL ALT YAPISI

Yine “Kadınlar çiçektir, kırılgandır, hassastır, korunmaya muhtaçtır.” gibi söz kılıfları ile kadınları kısıtlayan ve belirli rollere sıkıştıran kadife eldivene saran tutumlar da duygusal şiddete temel olmaktadır.

DUYGUSAL ŞİDDETİN SONUÇLARI

Duygusal şiddete maruz kalan kişi değersizlik, hayal kırıklığı, suçluluk, çaresizlik, anlaşılmama, engellenme, yetersizlik gibi duygular hissedebilir,  özgüven eksikliği ve toplumdan çekilme yaşayabilir. Ruhsal bozuklukların görülme olasılığı yüksektir.

Duygusal şiddetin yalnızca sevgili ya da eş ilişkilerinde görülmeyip ebeveyn çocuk arasında da olabileceği bulgular arasındadır. Çocuklara karşı uygulanan duygusal şiddet hareketleri onların oyuncaklarına veya ev hayvanlarına zarar vermek, onlara değersiz olduğunu hissettirmek, aileleri tarafından sevilmediklerini söylemek ve onların evde istenmediklerini söylemek ya da hissettirmektir. Onların değer verdiği ve onlar için önemli olan oyun oynamak, parka gitmek, arkadaşlarını eve çağırmak şeyleri yapmasına izin vermemek, isteklerini ya da ihtiyaçlarını ihmal etmek şiddet davranışlarındandır.  Çocuğum nitelikli olsun niyetiyle ebeveynler çocuklarının ruhunu zedeleyen tavırlar sergileyebiliyor. Çocuğunu sık sık komşusunun ya da akrabasının oğluyla/kızıyla kıyaslayan “Mehmet Bey’ in oğlu takdir getirmiş hani sana bakıyoruz hep bir beceriksizlik.” gibi ifadeleri çocuğuna yönelten bir baba ya da “Senden adam olmaz, keşke seni doğuracağıma taş doğursaydım.” diyen bir anne tam olarak duygusal şiddet uygulamaktadır. Bu tür davranışlar çocukların içe kapanmasına, riskli davranışlara eğilim göstermesine, özgüven düşüklüğü ve değersizlik hissetmesine, iletişim kurmada sorun yaşamasına sebep olur. Aynı zamanda aileleri tarafından suiistimal edilirlerse, bu kötü davranış kalıpları onların bu kötü davranışları öğrenerek içselleştirmelerine ve ileride kendi çocuklarını suiistimal etmelerine ve onlara kötü davranmalarına neden olur. Ve hatta öğrendikleri yaklaşımı hayatlarına genelleyip sorun çözmede bu davranışları kullanabilirler. Yani şiddet nesilden nesile aktarılabilir.

Bir sorun olabileceği pek düşünülmediği için ciddiye alınmayan bir başka duygusal şiddet biçimi de iş yerinde karşımıza çıkar ve  ‘mobbing’ olarak adlandırılır. Mesleki yeterliliğin sorgulanması, kasten  verilen süre içerisinde bitirilemeyecek görevlerin verilerek stres ve kaygı yaşanmasına sebep olunması,  kişinin görmezden gelinmesi, aşağılanması,  sorun olmayacak küçük hataların büyütülmesi, utandırma eylemleri iş yerindeki duygusal şiddetin bazılarındandır.

DUYGUSAL ŞİDDETLE NASIL BAŞA ÇIKILABİLİR?

Peki, duygusal şiddetle nasıl başa çıkılabilir? Öncelikle böyle bir şiddetin varlığını fark etmek ve kabul etmek gerekir. Bu yüzden ilişkilerinizi ve maruz kaldığınız davranışları sağlıklı değerlendirmekte fayda var. Gerçek duygularınızın farkına varın. Belki duymuşsunuzdur “Aslında şu kadar zaman öne bitirecektim bu ilişkiyi” gibi cümleleri. Bir yılda ne oldu da bu sözler söyleniyor? Kişi en sonunda yaşadığının şiddet olduğunu, şiddeti yapanın da buna son vermeyeceğini anlıyor.  Bu farkındalıktan sonra çözüm kısmına yönelmeniz gerekiyor. Duygusal şiddeti uygulayan kişi ile duygu, düşünce ve yorumlarınızı paylaşabilir, durumu değiştirmesi için çözüm üretme girişiminde bulunabilirsiniz. Eğer çözüme kavuşturma seçenekleri işe yaramadıysa hayatınızda bir değişim yapmanız da gerekebilir. Bu sizin için zor da olabilir. Verdiğiniz emeklerin boşa gitmesi olarak da değerlendirseniz partnerinizle yolları ayırmak zor olabilir. Kendinize “Ömrümün sonuna kadar bu şekilde yaşayabilir miyim?” sorusunu sorun. Ruhunuz iyi olmazsa yaşamınız da doyum verici olmayacaktır. Tüm bu süreçlerde uzmanlardan destek ve yardım alabilirsiniz. Unutmayın yalnız değilsiniz.