Nayır, Yalan Söylüyorsun

İçerik: 

Yalanın renkleri içinde siz hangisini tercih edensiniz? Beyaz, pembesi, tozpembesi diyerek her ne kadar yalanı normalleştirmeye ve masumlaştırmaya da çalışsak, yalan yalandır. Yalan o kadar hayatımızın içindedir ki araştırmacılar, bir davranış olarak yalan söylemenin dilin ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra ortaya çıktığını iddia ediyorlar. Herhangi bir günde 10 ile 200 yalana maruz kalabiliyoruz. Maruz kaldığımız kadar kendimiz de söylüyoruz.  Evet, hepimiz içimizde bir yerde Pinokyo’ yuz, tek fark burnumuz uzamıyor.

Ne Sıklıkla Yalan Söylüyoruz?

Birçok araştırma herkesin günde bir iki kez yalan söylediğiniz ortaya koyuyor.  Şu an saatinize bakın, eminim birkaç kaç yalan söylemişsinizdir. Söylemediniz mi? İyi düşünün. En son ne zaman yoldayım, dediniz ama yolda değildiniz? Anımsadınız, öyle değil mi? O zaman siz de yalan söylediniz. Ya da başka bir örnek vereyim. Özür dilerim telefonum sessizde kalmış duymamışım. Tanıdık geliyor mu? Oysa sadece o anda o insana cevap vermek istememiştiniz.

Günde 200 kadar yalana maruz kalabildiğimiz bilgisini paylaştığımda ‘yok artık’ demiş olabilirsiniz. Varsayalım ki onların çoğu beyaz yalan, onları pek yalandan saymayız ya. O zaman şuna ne demeli? İki yabancı insan birbirleriyle tanışmalarının ilk 10 dakikasında 3 kez yalan söyleyebiliyor. Evet, tuhaf geliyor, yalan söylemenin ne kadar yaygın olduğuna inanamıyoruz, çünkü temelde hepimiz yalana karşıyız.  Çocukluğumuzdan itibaren dürüstlük ve doğru sözlü olmanın önemli olduğunu öğrenmemize rağmen, belirli durumlarda önemli ya da önemsiz bir konuda, nedeni ya da sonucu ne olursa olsun, kendimiz ya da bir başkası için yalan söylemekten pek çekinmeyiz. Bu da gösterir ki, yalan söylemek aslında ikili ilişkilerimizde bir amaç doğrultusunda sıkça başvurulan bir araç görevi görmektedir.

Yalan nedir?

Yalanı kısaca tanımlayacak olursam, diğer insanlara bilerek, yanlış olduğu bilinen bir bilginin doğruymuş gibi iletilmesi, ödüllendirilmek ya da birine zarar verme amacıyla bir başkasını açıkça yanıltma girişimi diyebilirim. Burada önemli olan niyetli ve bilinçli bir şekilde gerçeğin değiştirilmesi ya da çarpıtılmasıdır. Eşinin yeni kestirdiği saçlarını beğenmediği halde “güzel olmuş” diyen bir kişi ile işlediği cinayeti inkar eden kişi arasında aslında fark yoktur. Yalnızca toplumun yalanlara verdiği isimler sayesinde farktan söz edebiliriz.                    Şenol BAYGÜL, Uzman Psikolojik Danışman, www.senolbaygul.com

 

Bize yalanı söyleten şey nedir?

Yalan ya da aldatmaca canlılar aleminde var olan bir durum aslında. Hayatta kalabilme olasılıklarını artırmak amacıyla pek çok canlı renk değiştirerek, ses tonlarını kullanarak yalana başvururlar.  Ancak savunma ve korunma amacı güden hayvan ya da bitkilerden farklı insanlarda bu durum daha karmaşık seyretmektedir. 

İnsanları yalan söylemeye iten en önemli sebebin başında  Yalan söylemenin, diğer güç kazanma yöntemlerine kıyasla çok daha kolay olması yatmaktadır. Örneğin:  “Günümüzde fazlasıyla yaygın olan telefon dolandırıcılıklarına bakın, birisinin parasını veya servetini almak için onların kafasına silah dayayıp gasp etmek  veya bir bankayı soymak için çatışmaya girmek yerine evde telefon üzerinden onlara yalan söylemek çok daha kolay.

 İnsanlarda yalan genellikle can sıkıcı bir durumdan kurtulmak (cezalandırılmamak) ya da beklenilen bir şeyin gerçekleşmesi(takdir edilmek) için tercih ediliyor. Yalan söylemeyi ortaya çıkaran durumlar kendini daha iyi göstermek, cezadan kaçmak, prestij sağlamak, onaylanmak, eleştirilmemek, hatalı davranışı örtbas etmek, gerçekle yüzleşmekten kaçmak, kabul görme denilebilir.

Kendi taleplerini ve sınırlarını doğru şekilde ifade edemeyip çevrelerinden bağımsızlaşamayan bireyler yaptıkları şeyleri “gizleyerek” yalan söyleme girişiminde bulunurlar. Katı sınırlar ve aşırı kontrolcü çevreye kalmış bireylerde görülebilir. Sorumluluk almaktan kaçınan birey “bahane”ler yoluyla ortaya çıkabilecek olumsuz bir sonuçtan kaçınmaya çalışacaktır. Bu “elektrikler kesildi ödevimi yapamadım”, “trafik vardı yetişemedim, “aslında şöyle olacaktı ama..” gibi açıklamalar ile kişi sorumluluğu dışarıya atfeder. Kimi insanlar bazı durumlarını (hasta, yalnız, mağdur) ya da popülarite kazandırarak ilgi odağı olup dikkat çekebilecekleri durumları “abartarak” yalan söyleme eğilimindedir.  Bazen de daha yeterli, daha kabul edilir ve ön planda olmak için olduğumuzdan farklı şekilde “olmayan şeyleri var gibi” ya da yeteneklerimizi “abartarak” söylenen yalanlar varır. Ne kadar kitap okuduğumuzla, oturduğumuz mahalleyle, sahip olduğumuz becerilerle, hangi markadan alım yaptığımızla, okuduğumuz bölümle, iş pozisyonumuz ve kazandığımız para miktarıyla ilgili konuşmalarda rastlanan türdendir. Yani eğer yalan yetersizlik, değersizlik ve önemsenmemeye karşı kalkan görevi görüyorsa kişi yalanı tercih eder. Yalan davranışının görüldüğü diğer bir durum ise aynı fikirde olunmamasına karşın onaylanmama ya da reddedilme kaygısı ile aynı fikirdeymiş gibi görünmedir. Aksini düşündüğünüz halde “haklısın” dediğiniz pek çok vakit oldu, biliyorum. Yalanın bir diğer tercih nedeni de “kendini kandırma” yoluyla yeterli olunduğu ve her şeyin yolunda olduğu rahatlaması yaşatması. Akla en çabuk gelebilecek örnek, test ya da bulmaca çözen birinin bir sonraki sorunun cevabına bakıp işaretlemesi ve kendini takdir etmesi. Mevcut düzen, yolunda giden durumlar bozulmasın, ilişkilerde sorun yaşanmasın diye de insanlar özellikleri karşıdaki kişi tarafından kabul edilmeyen şeyleri “gizleyerek” ya da “inkar ederek” yalan söylemeyi tercih edebiliyor. Yine “evet, oldukça kilo vermişsin”, “kekin çok güzel olmuş” gibi durumu kurtarma yalanları da karşımızdaki kişi kendini kötü hissetmesin diye başvurulan yalanlardan.                                                             Şenol BAYGÜL, Uzman Psikolojik Danışman, www.senolbaygul.com

Öte yandan yalan sadece diğerlerine karşı kullandığımız bir yanıltmaca değildir. Belki de insan en çok kendini kandırıyor. Yüzleşemediğimiz, kabul edemediğimiz, kişisel bütünlüğümüzü bozup bize çatışma yaşatacak şeylerin tersini söyleme eğilimi gösteriyoruz çoğu zaman, bir savunma mekanizması yani. Mesela ideallerimizi yaşayamıyorsak mevcut durumun bizim için en iyisi olduğunu söyleriz ki mutsuz olmayalım. Ya da içinde bulunduğunuz ilişkinin diğer kişisine ait olumsuz yönler gördünüz ama yanlış tercih yapmış olmayı kabullenemeyeceğiniz için olumsuzlukları sansürleyebilir, her şey yolunda gibi yapabilirsiniz.

Yalan Hastalık Boyutuna Ulaşır Mı?

Mitomani Nedir?

Altında yatan güdü ne olursa olsun yalan söyleyen kişi gerçeği söyleme gücü ve güvenini kendinde bulamaz. Bu anlamda günlük yaşam problemleriyle daha olgun bir şekilde baş edemeyen kişiler sıklıkla yalana başvurur. Tüm bu nedenlerden bağımsız olarak belirgin bir nedene ihtiyaç duymadan ve sürekli bir şekilde alışkanlık halinde yalan söyleme ise mitomani denilen bir hastalık olarak nitelendirilir. Mitoman kişi dürtüseldir, amaçsızca yalan söyler, yalan söylemeden duramaz.

 

Yalanın Sonuçları Nelerdir?

Yalanın ne kadar hayatımızın içinde olduğu ortada ve zaman zaman sorunlardan kaçınmayı da sağlıyor gibi görünüyor. O zaman “yaşasın yalan!” mı diyeceğiz. Hayır. Her ne kadar anlık rahatlama yaşatıyor, kaçış sağlıyor gibi görünse de yalan uzun vadede olumsuz etki ortaya çıkarır. Yalan bireyin kendi içinde çatışma yaşayıp gergin olmasına sebep olur ve insanlar arasında güvensizliği ve mesafeyi arttırır, ilişkileri öldürür.                                      Şenol BAYGÜL, Uzman Psikolojik Danışman, www.senolbaygul.com

 

Yalanla Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Şöyle bir baktığınızda sıkça yalan söylüyor olduğunuz dikkatinizi çekerse, hangi durumlarda bu davranışı yaptığınıza bakın. Böylece yalanın sizin tarafınızdan neden tercih edildiğini anlayabilirsiniz. Elbette her doğru her zaman ve her yerde söylenmez. Ama etkili iletişimi kullanabilir, taleplerimizi ve sınırlarımızı doğru bir şekilde ifade edebilir, içsel sıkıntılarımızın farkına varıp kabul eder, sağlıklı baş etme yöntemlerini kullanabilirsek yalana başvurmak zorunda kalmayız. Diğer taraftan eğer kendinizi yalan söylettirecek eylem ya da durumlardan geri tutarsanız daha sonra yalan söyleme gereği de hissetmezsiniz. Çok az sayıda insan yalan konusunda yardım almak için başvurur ancak yalan hayatınızı ve zihninizi sanılandan fazla karmaşıklaştırabilir ve çözümü bulmak “haklı sebeple yalan söylediğinizi “ düşündüğünüz için kolay olmayabilir. Bu noktada uzman desteği almak önemlidir, hem neden yalan söylediğimizi bilirsek neden bize yalan söylediklerini de biliriz.

Şenol BAYGÜL, Uzman Psikolojik Danışman, www.senolbaygul.com

En Çok Yalana Kimler Maruz Kalıyor? 
Bununla birlikte sorulması gereken bir diğer soru da şu: Yalan tek kişilik mi? Evet karşımızdaki kişi yalan söylüyor ama yalan üzerinde bizim de etkimiz olabilir mi? Bazı olumlu-olumsuz özellikleriniz, tutumlarınız, rolünü ya da pozisyonunuz insanları size yalan söylemeleri için teşvik edebilir.

Şöyle bir düşünün, sizin için değerli ve önemli size de değer verdiğini bildiğiniz biri size yalan söylemiş ve hatta "beni nasıl kandırır?" diye şaşırmış olabilirsiniz. Bunun sebebi sizi hayal kırıklığına uğratmak istememeleri olabilir. Eğer takdiriniz, duyduğunuz saygı karşı taraf için önemliyse onun hakkındaki görüşleriniz değişmesin diye size yalan söyleyebilirler.

Eğer hayran kalınan, beğeni toplayan biriyseniz diğerleri sizi etkilemek isteyebilir, bunun için de olmayan niteliklerinden bahsedebilir, yaşamlarıyla ilgili farklı bilgiler verebilir.

Güçlüyseniz, yani kişinin yaşamı ya da istekleri üzerinde kontrolünüz varsa size yalan söyleyebilirler. Diyelim ki patronsunuz, çalışanınız olur da işimden olurum diye size karşı olan gerçek fikirlerini söylemeyebilir, bilirsiniz siz onun için dünyanın en iyi insanısınızdır. Ya da çevresi çok geniş biri olduğunuzu düşünün eğer sizin çevreniz bana gerekli ise sizin davranışlarınızı doğru bulmasam da onaylayacağımdır.

Sert mizaçlı biri misiniz? Belki de sırf sizden korktukları için kişiler yalan söylüyor olabilir. Kişiler düşünmeden doğrudan yargılayan, esnek görüşte olmayan insanlara olanı kabul ettirmenin zor olduğunu düşündükleri için yalan söyleyebiliyorlar. Eşiniz uzun zamandır mutsuz olduğu işini bıraktığını söylese size onunla kavga mı edersiniz yoksa onu anlama yolunu mu seçersiniz? Eşiniz kavga edeceğinizi düşünüyorsa işe gitmediğini saklayacaktır. Ya da yemeğini bitirmeyen çocuğunuz gün boyu azar işitiyorsa yemeği çöpe döküp yedim diyebilir.

Alıngan ve kırılgan bir eğiliminiz varsa sizi incitmemek ya da yanlış yargılanmamak için sizin istediğiniz şeyleri size söyleyeceklerdir. Diyelim ki yaptığınız kekin beğenilmemesi sizin becerinizin de sorgulanması anlamına geliyor ve karşıdaki kişi size 'beceriksiz' demiş gibi algılıyor ve alınıyorsanız o kekin güzel pişirilmiş olduğunu duyarsınız. Haksız olduğunuzun söylenmesi karşı taraf için değersiz olduğunuz anlamını taşıyorsa ve küsecekseniz, haklı olan taraf sizsiniz diyeceklerdir.
 

Yalanı Nasıl Fark Edebiliriz?

Neden söylendiği kadar yalanın nasıl fark edileceği de cezp edici bir konu. Yalanları yakalama ihtimalimiz %54. Bunu biraz arttıralım. Konuştuğunuz kişinin doğru söyleyip söylemediğini bilmek istemez misiniz?

En yeni bilgiye göre en belirgin ipucu düşünce akışı içinde.  Yalan söyleyen kişiler konuşmaları sürecince daha uzun süre düşünüyor ve daha çok duraksıyor ki zihninde söylediklerine destek toplayabilsin.

Günlük diyaloglarda önem verilmediğinden veya sonraki söze odaklanıldığından dolayı gözden kaçan mikro ifadeler de aslında bize her şeyi anlatıyor. Örneğin; gülümsediğimiz zaman gözlerimizin yanlarında kırışıklıklar çıkmıyorsa o gülümseme yüksek ihtimalle sahtedir. Bir atasözü var bu surumu destekler nitelikte “Bir kişi gülerken göbeği oynamıyorsa ondan korkun”. Bir diğer örnek olarak bir insan konuşurken dudaklarını aşağı doğru istemsizce büküyorsa, bu söylediğine kendisinin bile inanmadığını gösterir.

Size anlatılan bir olayın yalan olduğundan şüpheleniyorsanız, karşınızdakinden olayı bir de tersten anlatmasını isteyin. Hikâyesini ezberden söyleyen yalancı, geriye doğru ezberlemeyi hiçbir zaman düşünmez. İyi bir yalancı, iyi bir hafızaya sahip olmalıdır.

Kötü yalancılar beden hareketlerini ve ses tonlarını kontrol edemezler ve bu kanallardan yalan söylediklerini sızdırırlar.

Yalan söylemek genel uyarılmış hali oluşturur, şöyle ki yalan söyleyen kişide gözbebeğinde büyüme, daha sık göz kırpma, boğazında kuruma ve yutkunma görülür.

Yalanın izini burun çevresinde sürebilirsiniz.  Sinir sisteminin en hassas uçları burunda olduğundan dolayı, beynin verdiği uyumsuzluk sinyalleri, kendini ilk olarak burunda gösterir ve burun karıncalanmaya, kaşınmaya ve kızarmaya başlar. Gerçek kaşıntıdan farkı yalan söyleyen kişinin burnunu hafifçe kaşımasındadır.

Sağ elini kullanan biri gerçek olayları, anıları ve duygularını paylaşırken sola üste doğru bakmalıdır. Yalan söylüyorsa eğer bakacağı taraf sağ üst taraf yani yaratıcı yön olacaktır. Ancak karşınızdaki profesyonel bir yalancıysa bakacağı tek yer gözlerinizin içi.

Yalan söylemenin içten içe yanlış bir şey olduğunun bilinmesine bağlı olarak yalan söylerken eller istemsizce ağız bölgesine götürülür, böylece engel oluşturulmaya saklanmaya çalışılır. Hatta dudaklara dokunmak bile ip ucu.

Karşınızdaki kişinin nerede olduğu ve ne yaptığıyla ilgili şüpheniz varsa sorularınızı cevaplarken ne kadar ayrıntı verdiğine dikkat edin. Gereğinden fazla detay veriyor, hikâyesini destekleyecek ayrıntılar sunuyorsa haklı olabilirsiniz.

Yalanı kullanan kişilerin vücut duruşu da sizi tehdit olarak gördüğü için sizden geride duracak hatta kaçış rotasını çizmiş olacaktır. Tesadüfe bakın ki lavaboya gitme ihtiyacı hissetmiştir.

Gözlemleyebileceğiniz diğer şey ise beden ve söylemin tutarlı olmamasıdır. Örneğin kişi işe gelemediği için başına gelen üzücü bir yaşantıyı paylaşıyor, ancak yüzünde aldatıcı bir gülümseme yakalıyor olabilirsiniz. Ya da yalan söyleyen kişi “evet” der ama başını “hayır “ anlamında sallar.

Yalan Söyleyen Kişi İle İletişim Nasıl Olmalı?

Yalan söylemenin olmayanı ama olması isteneni ifade etmek olduğunu düşünürsek kişiyi dürüstlüğe yönlendirmenin yolu onu yetersizliğiyle, eksiğiyle, hatalı davranış ya da kendi görüşüyle kabul etmektir. Olduğu gibi kabul gördüğünü, öylece onaylandığını değer gördüğünü hisseden yargılanmayacağını bilen kişi açık ve şeffaf olacaktır. Çok sayıda kitap okumuyorum diye öğretmenlerim tarafından gözde kabul edilmeyeceksem, aslında çocukları sevmediğimi söylediğimde partnerimin uzaklaşacağını düşünüyorsam, konserden geç saatte geleceğimi söylediğimde ailemin kızacağını biliyorsam, çalıştığım pozisyonla ilgili başkalarıyla kıyaslanacaksam alışkanlıklarımı, fikirlerimi, yaptıklarımı farklılaştırarak aktarırım. Ama bilirsem ki yanlış davranış ve zıt düşüncelerim bile olsa koşulsuz kabul göreceğim, bunu paylaşırım. Böylece sadece yargılamamak bile hatayı düzeltmek, kişiyi doğruya yönlendirmek için yeterli olacaktır. 

Yalan söyleyen kişiye doğrudan “sen yalancısın”, “yalan söylüyorsun” demek de doğru bir yaklaşım değildir. Kişi bu suçlayıcı tutum karşısında savunmaya geçebilir,  inkara başvurup farklı yalanlar uydurabilir. Yalanın farkında olduğunuzu ve karşısında ne hissettiğinizi paylaşın. Örnek:“Bana söylediğin günde ödemeyi gerçekleştirmediğinde bende başka insanlara mahcup oluyorum ve önemsenmediğimi hissediyorum”

Yine yalan söylediği için dışlamak kişiyi yalana daha çok itebilir. Kişinin kendi ile yüzleşmesini ve yalan davranışının olumsuz sonuçlarını fark etmesini sağlamak daha çözüme yönelik olacaktır.

 

 

Şenol BAYGÜL

Uzman Psikolojik Danışman

www.senolbaygul.com